İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olduktan sonra her bir arkadaşımız farklı mesleklerde hayata atıldı. İÜ SBF mezunu farklı dönem ve özellikle de aynı dönem arkadaşlarımızla birlikteliklerimiz hep devam etti, ediyor. Gerek İstanbul Üniversitesi Siyasal Vakfı gerekse vakfın Kocaeli grubu olarak, sosyal hayatın içinde aktif olmaya, sinerji meydana getirmeye her daim gayret ettik ve ediyoruz. Bu minval üzere geçtiğimiz hafta dönem arkadaşım, Tunceli Valisi ve Kayyum Belediye Başkanı Tuncay Sonel’i ziyaret etmeye karar verdik ve altı arkadaş Tunceli yollarına düştük.
Tuncay kardeşimi görev başında ilk defa Vize Kaymakamı iken ziyaret imkânı bulmuştum. Orada Vize halkı tarafından nasıl sevildiğini, Vize’ye nasıl renk verdiğini bizzat müşahede etmiştim. Vize’den sonra da gittiği tüm ilçelerde ses getirdi, oralara renk verdi. Çocukların kaymakam amcası, büyüklerin kaymakam beyi oldu. Görev yeri neresi olursa olsun gönüllerde yer edinmeyi bildi, insanların dertleriyle dertlendi, sorunlara çare buldu. Devlet imkânlarının ötesinde sivil toplumu hareketlendirdi.
En son Kadıköy Kaymakamı olduğunda ziyaret etmiştim. Derhal fark ortaya çıkmaya başlamıştı. Yıllardır kapısı çalınmayan şehit ailelerine ulaştı, onların dertlerine derman oldu. Çok kısa bir süre sonra da Tunceli’de ilk valilik görevine başladı. Aynı zamanda belediyeye kayyum atanmıştı. Yani hem vali hem belediye başkanı…
Tunceli’nin Huzurlu Geceleri
Halkın derdiyle dertlenmeyi, dertlerine çare bulmayı, onların gönlünü fethetmeyi bilen Tuncay Sonel dostum/Valim yine yapmıştı yapacağını. Tunceli Türkiye’nin gündemine bu kez huzuruyla geldi. Böyle başarılar takdir edilmeliydi. Biz de bu gaye ile İstanbul Siyasal mezunu altı arkadaş olarak ziyarete karar verdik.
Yolculuğumuzun sonuna doğru Keban barajını feribot ile geçtik ve ilk uğrak yerimiz Tunceli’nin Pertek ilçesi oldu. Bu küçük ilçe yollarıyla çevresiyle pırıl pırıl tertemiz bir yerdi. Akşam vakti girdik Tunceli’ye ve girişte kurban olduğumuz ay yıldızlı ışıklandırma karşıladı bizi… Işıltılı bir şehir, yollar aydınlatılmış, insanlar vızır vızır sağa sola gidiyor geliyor. Otelimize geçtikten sonra akşam yemeği için Munzur Çayı’nın kenarına gittik. Restoran dolu, her masadaki vatandaşlar valiye, vali onlara selam veriyor, hal hatır soruyor. Yanı başımızdan o güzelim Munzur Çayı, ki buna nehir demek lazım; niçin adı çay bilmiyorum, akıyordu. Makedonya’daki Struga şehri içinden akan Ohri Gölünün suları aklıma geldi bir an… “Dostum/Valim yapmıştır” diye tahmin ediyordum, ama benim bile tahminlerimin ötesinde yeni bir Tunceli çıkmıştı karşımıza. Zira eskiden karanlık basınca evine kapanan halk, artık güven içerisinde gece yarılarına kadar dışarıda vakit geçirebiliyor.
Yemekten sonra Tunceli’nin yeni yerleşimlerinin olduğu bir bölgeye çay içmeye gittik. Orada da geniş bulvarlar, yenilenmiş ve ışıklandırılmış caddeler karşıladı bizi. Dışarıda oturacaktık, hemen oturamadık tabi ki; masalarda oturan, sohbet edip çay kahve içen vatandaşlar Vali Beyi’ni selamlıyordu, elini sıkan, hal hatır soran, masasına davet edenler… nihayet biz de bir masaya oturduk; düne kadar terörle anılan Tunceli caddelerinde gece saat onikilere kadar muhabbet ettik, tartıştık, hasret giderdik…
Gündüz Gözü ile Tunceli
Sabah olunca belediyenin erken icraatı ile karşılaştım. Otelin penceresinden 06:00 suları dışarı bakıyordum ki temizlik araçlarının çöp topladığını gördüm. Batıda öğlenin göbeğinde, tarfiği yara yara çöp toplayan belediyeler aklıma geldi. Helal olsun dedim, başka ne denir ki?
Kahvaltı ettikten sonra, evvela tepe bir noktada bulunan otelin bahçesinden Munzur Çayı’nın güzelliklerini ve yemyeşil sosyal donatılar ile çayın etrafını, adeta şal gibi saran, yatırımları seyreyledik.
Birlikte sokakları gezdik, çay bahçelerinde oturanlar, yoldan geçenler, dükkânının önündekiler Vali Beyleri ile selamlaşıyor, güzel temennilerde bulunuyorlardı. O sırada tam belediyenin önünde bir teyzemiz yaklaştı. Alaca şalvarlı, alaca yaşmaklı bu teyzemiz, Vali Beye hatırını sordu. Vali Bey bizim için “benim okul arkadaşlarım” diye tanıtınca, ağlamaklı ve içten bir eda ile konuşan teyzemizin ağzından şu sözler döküldü: “Oğlum sen geldin, herkes buraya geliyor. Sen yokken kimse gelmiyordu. Sen gitme hep burada kal”. O kadar duygu yüklü o kadar içten bir temenni idi ki insanın gözleri dolmasın mümkün değil. Ardından dualar etti ve ayrıldık. Bu teyzemiz birkaç günde bir Valiliğe gelir Vali Beyi görür, “iyi misin” der ve dua edip döner gidermiş”. İnsanların gönlüne taht kurmak, onların halleriyle hemhal olmak bu olsa gerek.
Munzur Çayı Kenarında Millet Bahçesi
Şehir merkezinden sonra Munzur Çayı üzerinde, bir kaya üzerine inşa edilmiş “Kara Haydar’ın” yerine gittik, orada çay içtik. Orada bulunan vatandaşlar çoluk çocuk Vali Beyleri ile resim çektirdiler. Ardından Munzur Çayı boyunca, kilometrelerce uzanan Millet Bahçesini gezdik büyük kısmı bitmiş az bir kısmı da tamamlanmak üzere olan bu yeşil alan gerçekten harika olmuş. Daha önce çöp ve pislik yuvası olan çay kenarı şimdi harika bir bahçe, mesire alanı, sosyal donatıların olduğu bir millet bahçesine dönüşmüş. Bu güzel millet bahçesinin yapı malzemeleri de ahşap, beton minimum düzeyde. İskeleleri, çay haneleri, oturma grupları, çocuk bakım odalarına kadar hepsi ahşap, doğallık yerli yerinde duruyor. Bu arada masif ağaç, gerçek yani, ahşap görünümlü beton falan değil. Zira böyle çakma ahşap yapıları batı bölgelerinde çok görüyoruz.
Buralarda gezerken artık öğle sıcağı da basmıştı, ama bu tesislerden istifade eden, hafta sonunu değerlendiren vatandaşlar oradaydı. Onlarla sohbet ettik. Bir vatandaşımız dedi ki “buralar çöpten, pislikten geçilmiyordu. Şu gördüğünüz binalara dikkat edin, Munzur Çayı’na bakan pencere ve balkonları yok. Sebebi ne biliyor musunuz? Evlerde buralardaki pislikleri görmemek, etkilenmemek için… Şimdi hepsi pişmanlar, zira harika manzaraları oldu.”
Munzur’da Seyahat
Bu kısım programımız anlatılmaz, yaşanır desem yeri var. Nehirde bot ile gezi yaptık, sonra Valimiz Jet Ski kullandı. Manzarası ile bir başka güzeldi. Buradan Tunceli de bir başka güzel görünüyordu. Şahsen kıyafetim uygun olsa atlayıp, yüzmek geldi içimden…
Canlanan Ekonomi
Ekonominin en temel motivasyon kaynağı huzur, güven ve olumlu beklentiler… Bunların varlığı şehrin ticaretini de turizmini de harekete geçirmiş. Bir çok yeni işyeri açılmış. Canlı, güvenli Tunceli… hatta artık tekstil ihraç eden Tunceli’nin ardında güvenlik ve onun verdiği huzur var.
Kahramanları Ziyaret
Programımızın sonunda, Tunceli’den ayrılmadan önce güvenlik için görev yapan kahramanlarımızı da ziyaret ettik. Şehir ve kırsal kalekollar ile 7/24 izleniyor. Tunceli kırsalında teröristler çok ağır darbe almış. Sıfıra doğru gidiyorlar, bu da ayrı bir sevinç kaynağımız oluyor.
Dr. Bayram Çolakoğlu 